28 Mayıs 2014 Çarşamba

kağıdın üstündeki kalemin aşk ve ayrılıktan mütevellit öyküsüne dair bir acayip şiir


Kağıdın üzerinde bir kalem
kalemin içi boş
kağıda bakacak
yüzü de yok hani

Havada inceden bir hüzün
dokunuyor
kadının çıplak omzuna
ayrılık rüzgarı denli
inceden ya da hoyrat

Ürperiyor kadın
dilinde korkusu
teninde cilt yarası oluyor
zalim keder

Erkekse başıboş köpek
akşamın dar  bir vaktinde
tırmalıyor kağıdı
ısırıyor cüssesiyle
kesilen ahkamları
bırakmadan gece yarısına

İki polis
elleri ağır barut kokuyor
ölümler daha ilana
çıkmadan
aynasızların kaytarıyor yürekleri
vuruyor en dayanıksız yerinden
hatıralarına
çocukluklarının
kötülük

Yazıyor kalem
içi boş sözcüklere yetiyor
gücü
boşluk içi kalemlerin
kadını devşiriyor
zamansız ve asi

Yatıyor kağıt
ayrlık mahpusuna
kaderine de razı

Bitiyor yaşamak

                        
                            Recai Kamuran Uslu (Çetmi, 2010)

13 Mayıs 2014 Salı

ölüyoruz üstad

tahakküm ne ki üstad,
bir ayağı suda kadınlar azarlıyor
sütlüce’de işportacıları
fahiş fiyata satılıyor iç organları
çocukların
bütüncül kuramlar üzerine
tasarlanıyor hayatlar
kimse inkar etmiyor üstad,
kimse isyan da edemiyor
balık sırtı hislerimiz
kaygan, yavşak, arsız
meleziz ama dinle
ikimizden bir katır çıkmıyor
yeminime inan üstad,
söylüyoruz
yazılmıyor
yazıyoruz
söylenmiyor
bil ki her şey antika bu şehirde üstad,
kadınlar ilk başta
sonra dalkavuklar
pansuman yapıyorlar kuru yerlerimize
hastalık büyüyor bahçelerinde
siyasilerin
parasıyla değil mi üstad,
satın alırız tüm konuşmaları
ederi yok mu her yazının
istediğimiz kadar yazdırırız
bilmesen de olur üstad,
varsayalım bilmiyorsun da
kaç fotoğraf karesinde
çırpınıyor
aşk
biz de vazgeçemiyoruz
ahengi bozuk saatlerin
uzaktan sesleri
vaademize koşuyor
ölüyoruz
üstad
ölüyoruz
topyekûn


              Mehmet Emre Doğan  

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Dilek - Rus Şiiri

Ayrı yollarımız olsaydı
Başka güneşler ısıtsaydı dünyalarımızı
Başka başka ayın ışığında içseydik
Sayrılarımız da ilaçlarımız da ayrı gayrı düşseydi
Mutsuzluğu yeseydik akşam yemeklerinde
Yeter ki
İkimiz bir olsaydık
Bir kez
Bir yerde

Tronstiksky Stratretrwulsa Çev. Kitapsevenlerle

Yaşamı güzelleştirme rehberi

Yaşadığımızı, gerçekten yaşadığımızı duyumsatabilecek şeyler var. Bunları yapmak için aslında zaman da, para da bulabiliriz ama denemeyiz. Sizi cesaretlendirmek istiyoruz. Bunları yapmayı deneyin. Yapabilidiğinizi gördükçe de çoğalacak, bunları çoğaltacaksınız. Hem bazılarını yapmak için başka birine de gereksiniminiz yok ve üstelik biz modernitenin dayattığı yalnızlığı keyfle yaşayacağınız şeyleri seçtik. Haydi kolay gelsin.
Deneyimlerinizi kitapsevenlerle@gmail.com adresine de yazın ki......

1. Yalnız uzun bir yolculuğa çıkmak.
2. Bir pazar günü için çok istediğiniz arabayı kiralamak.
3. Ata binmeyi ya da ok atmayı denemek.
4. Yaşlıların ya da kimsesiz çocukların kaldığı bir yeri ziyaret etmek.
5. Basit gereksinimleri karşılayabilecek kadar da olsa yeni bir dil öğrenmek.
6. Doğada uzun bir yürüyüş parkurunu geçmeyi denemek.
7. Odanı adamakıllı yeniden dekore etmek.
8. Doğum gününü uzak bir mekanda kutlamak.
9. Başıboş dolaşmak.
10. Sevdiğin bir grubun konserine, mümkünse başka ülkede, gitmek.
11. Şiir yazmayı denemek.
12. Bilmediğin bir yemeği yapmayı denemek.
13. Rahatsız olduğun bir şey için protestoya katılmak.
14. Yalnız kalıp ağlamak.
15. Başka bir ülkenin yerel giysisinden sipariş vermek.

....... 16'ıncı yapacağınız şey, bir bloga yazmak ve paylaşmak :)

11 Mayıs 2014 Pazar

bari sesimi görseydin

uyur gözlerin şimdi rahat
bir mektup alırsın
düşlerinde
bir otobüste yolcu edersin
umutlarını
soluk benizli bavullara koyar da
gidersin her ş...
uyanırsın vahimi
vakit geçmiş hayli
dilin şişmiş söyleyememişsin
bir kez bile sevdiğini
oturur türkü çığırırsın
bir otobüs geçer karşı kaldırıma yakın
çarpar seslerine yüreğinin
tuz buz olur her ş...
saçlarında tarak seğirtirken
çıkıyorsun pencere maviliğine
burnun bulutları gösteriyor
sokak biteviye tenha
bari sesimi görseydin
işitmeseydin her ş...


Mutlu Zoroğlu


Deli Kızın Aşk Şarkısı

Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi;
Açarım gözkapaklarımı ve doğar herşey yeniden.
(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)

Yıldızlar vals yaparlar, kırmızı ve mavi,
Ve keyfi bir siyahlık dörtnal peşinden:
Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.

Düşledim büyüyle beni yatağa çektiğini
Ve çılgınca öptüğünü, delice şarkı söylediğini.


(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)

Devrilir gökten Tanrı, solar cehennem ateşleri:
Melek ve Şeytan'ın adamları çeker giderken:
Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.

Hayal ettim söylediğin yoldan döneceğini,
Fakat yaşlandım, artık unuttum ismini.
(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)

Bir fırtına kuşunu sevmeliydim seveceğime seni;
Hiç değilse baharda göğü şenlendirir gelirdi.
Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.
(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)


Sylvia Plath (Kaynak: http://siir.alternatifim.com)

Kara Rıhtım





Saçların günah koksa
Kirpiklerin ihanetten dökülse
Tırnaklarından yabancı ellerin soğukluğu süzülse
Rıhtımda bekleyenin benim..
Yaşarken bahçen,
Göçünce mezarın kalbimdir derdin
İçine gömmek için mi kıydın bana
Hiç gelmesen de bekleyeceğim..
Güvertelerde uçuşan nice el var
Bana da bir siyah mendil sallayan olur bir gün yanlışlıkla
Seni saadet kuşlarının kanadı getirmişti,
Leylek gagalarında yaban ülkelere göçesin diye mi?
Ruhumun iklimine uysan ne olurdu
Ben değiştirirdim dünyamı ya da isteseydin, dileseydin..
Kutuplarda taze hurma toplardım ellerimle
Ekvator damlarından buzlar sarkıtırdım.
Gitmek istedin..
Ne gönlünün iklimi, ne ruhundaki mevsimler
Hepsi bahane,
Gitmek istedin...
Bekleyeni olan rahat gider
Benim de bekleyenim olsaydı rahat giderdim
Nereye mi?
Senin ülkene..
Hiç dönmesen de bekleyeceğim
Güvertelerde uçuşan nice el var
Bir gün bana da bir siyah mendil sallayan olacak yanlışlıkla
Ben ben..
Gözlerim beklemekten kör olmuş
Hasret şarkıları söyleyeceğim iskelelerde..

Zeki Müren

9 Mayıs 2014 Cuma

Merhaba Dağların Ustası

Merhaba ömrüm
Deli bulut örtüsüyle gökyüzü
Vaadesi geçmiyecek acılarım
Merhaba
İsimsiz böcekler, tavşanlar
Ağzında cigarası balıkçı baba
Su, sana da merhaba
Taşı çırpan el
Zeytine uzanan baş
Saçı örgülü tüm kızlar
Merhaba
Adatepe, Nusratlı, Çetmi
Yörükler
Ve özgürlük
Kederleri besleyen
Merhaba
Merhaba dağların ustası
Sarıkız'ın kaderi
Ruhun ateşi
Merhaba
Kazdağları
Aldıklarını vermeye geldim
Merhaba şaşkın adam

                         Evliya Mustafaoğlu

4 Mayıs 2014 Pazar

Çınarın Ömrü Aşk



yalnızlık şimdi
güvercinin kanatları
iki yanı bir
aynı rüzgara koşuyor
her şey eşit
kadın ve erkek
dahil
yapayalnızız ama tutkulu
gökyüzüne uzuyor
çınar
uzuyor elleri
elleri kısmet kırmızısı
yalnızlaştıkça çürüyor
köklerinden
kuşlar başka yerlerde dırdırcı
başka yurtlar, genç dallar ağırlıyor
çırpınan yüreklerini
şorak bir ovada
bir başına kalmanın sorumsuzluğu
hatıralarını siliyor kuşluk yağmurları
çınar
yalnızca bir ağaç
vakti bilmiyor
uzun olduğu müphem bir hayat
sersem aşk mağdurları
gölgesini de çiğniyorken
acıyor hasret sayrısı
çınar
umarsız
yanlışı günah
bir çocuk kadar
içten
kararınca düşkünlük hali
onunkisi
iyi kötü ziyaretçisi de varken
devriliyor boynu
yüklüyor ne varsa birikmiş
vebali de boynuna
imkansızlıklarıyla yürüyor
çınar bir ağaç
karıncalar geziyor
bedeninde
bir türküye dönüştürüyor
bir ozan
bir ağacı
bir akşam
bitiyor yaşam
senle ben henüz
orman da olamadan

M.Bartlett (Çev. Kitapsevenlerle)