29 Haziran 2015 Pazartesi

istanbul'u kim yarattı - şiir



küçük bi köydür istanbul
namusunu göçmenlerde yitirmiş
uykusu yoktur
temenni o ki
rahat uykusu hiç yoktur...


tam ortasında
levrek balığı
kadeh kadeh
rakı
her akşam
her yanında aynı ölüm
her yerinde
şerefe diyen yolsuzlardan ibaret
öyle bir köy istanbul
öyle bir şehir
ekseriyet öyle, yolsuz...


ben vasıl oldum olalı
şu yanına bakarım
şu yanı hep imbat
seceresinden çıkarımlanmış
haşa
vurur yüzüme yüzüme
bi ıhlamur kokusu
alır getirir
her sevdaya düştüğümde...


göç eden kuşları
ikindi vakitleri
mevsim de yaz
doklarda bekler
dirayetle
sabır martı kuşlarının işi
sabır vakfedilmiştir...


bi büyük şehirdir istanbul
teee öteki yanı
benim hiç bilmediğim semtler
kuşluk vakti başlar beklemeye
ivedi
akşam olsun diye
tuhaf bi ahali
biri
sönmez ışıklar
şimdi tarif lazım olmuştur şiirde
sönmez adı
ışıklar soyadı
sönmez ışıklar
istanbul ebedi
insanlar tükenir
insanlar hep kolay tükenir...


şehir
her fırsatında
haysiyetini kazanmak ister göçmenlerde
şiir burada
bu fay hattının yarattığı
boğaz’da
kadim bir dosttur
kuşak kuşak
istanbul bize tutsak
şehir bizi yuttu yutacak
varsın olsun
şiir bazen başkaldırı
bazen tevekkül olacak...

sönmez ışıklar – cihangir / 1999
(kedi şiirleri kitabından)





15 Haziran 2015 Pazartesi

bizim sokak - şiir

 

bizim sokakta rızkını arayan
bir ingiliz bankası
kasabın yanına tutunmuştur
sağlamca
zaman zaman önce
elele bir çift geçerken
önünden
zarif boynunu öpen adamının
kaldırımda sürtünen ayağı

tökezleyince
sermayeyi ayağa dikmiştir
aniden
ki kaydı devlet tutar
zaman o zaman
öteki dükkanın çırağı
ikinci sınıftan öğretmeni
tavassut etti diye
tavuk budunda üşüyen parmaklarını
yanmayan kaloriferde ısıtmaktadır
tenha bir yerinde
mekanın
zaman hem de öğle vakti
çocuklar bizim sokakta
çizgilerine basmadan
yürümektedir

kaldırımın
onlar da ikinci sınıftan
onlarınki de besbelli oyun

üstelik
ikindi vakti de olabilir

bizim sokak
peyzajı pahalı karşı parkın
yasaklı sevişmelerinde
çetele tutanlara
ikamet vermemeyi
adet edinmişken
on bin sabah direnip

fazlası da mümkün
on beş bininci tan vaktinde
azınlık bir cemaat ile
cami yaptırma derneği peydalamıştır

daim
her kaydı devlet tutar
televizyonlara göre
iyi de olmuştur

bizim sokakta 

belasını arayan iki şırfıntı
nesli tükenmiş bir hurdacıyı
kafeslemeye and içmişlerdir
ortak yemin törenlerinde
ta banka gelmeden evvel

yer
denizden epey uzak
gökyüzüne yakın 
iki mutlu şırfıntı
kimseyle değilse bile
aşka ömür biçenlerle
müttefiktirler
tescilli ki söylenir olmuş
kaydını tutanlar var
devlet gibi
ikisi de

iki mutlu ve masum şırfıntı
uyumazlar sabah akşam
torpille iş ararlar
adı ceketsize çıkmış
habersiz yavuklularına
iki koldan

bizim sokakta her gündüz

sekizi bilmem ne geçeden sonra
banka da buraya geldikten kelli
sevda türkülerine
ambargo gelmiştir

delinmeyen cinsinden
üstelik zabıtadan tembihli
devlet kaydıyla yani
ama yine de
her daim bir kadın geçmektedir

pencere önünden
türküleriyle
tüm erkekleri parasızdır

kalu beladan bu yana
bizim sokağın 
yine de
banka gelmiştir

bizim sokak
tamı tamına dört yıldır
kusmaktadır
ince hastalığı had safhada
dahiliyecileri çaresiz
ve bir hastane koridorunda
günbegün
kısa öyküsünü almaktadır
şehirden bir hemşire

kusmaktadır
önce aktarını, sonra gastecisini
ağzından fışkırtmaktadır

esnaf esnaf
midesi kaldırmazki sokağın
onlar eski besin
kasap her sabah
komşusu bankaya
yan gözle bakmaktadır

bizim sokak
ingiliz bankası
kasapla kesişmeye başladıktan kelli
buralardan bir kızı
karşı apartmanın boşluğa bakan
dairesinde oturan
bir yanık oğlana
ortaklaşa ve dedikodulu
yamayamamıştır

bizim sokak
adını değiştirip üç gün önce
sahipsiz, başıboş köpeklerce
terk edilmiştir

sokak gayri bankanındır
rızkını bulmuştur

bizim sokak asırlar sonra

sırtına esvap geçirmiştir...

                                  raci batu kalkanoğlu - 1997 şehremini

(*) Fotoğraf google'dan alınmıştır. Eğer telifli ise kitapsevenlerle@gmail.com adresine yazarsanız düzeltilecektir.