18 Ekim 2016 Salı

kadınlar ve kainat

bir rençper kadın, şafak ışığı eteklerinde
çay kenarında bal ayaklı arıların bulutlardan sıyrılışını izliyor(du)
biraz sonra nefesi kesilecek sarı traktör dolaşıyor(du)
kesekli tarlaların kertenkelelerini kovarak
kışlık, kara karıncalar aşıyor(du) vebalı ot yığınlarını
bereketi matemlerle bölünmüş köy haneleri
köy haneleri
kızıl tüylü köpekleri suya indirilmiş çobanlar
köpeğin çobanları
kısık sesli kavallar
hepsi birlik
koşuyor(du) meme uçlarına
rençper kadının
her şeyi kainat sustur(du)

bir öğretmen kadın, ay ışığı sokaklarında
şehrin,
geveze otobüs duraklarının bıkkınlığını sindiriyor(du)
hemen, her daim gelebilecekken, her daim geç kalan şoförler geçiyor(du) önünden
öğretmen kadının
heba edilmiş beklentileri çoğaltarak
çoğalarak
hayvansız, hücresiz hatta cansız sokaklar arşınlanıyor(du)
şehirde,
yoksulluğu hükümetlerle çoğaltılmış şehir evlerinde
tüylü süs köpekleri çıkartılmış şehir evlerinde
televizyon sesleri abartılı şehir evlerinde
koşuluyor(du) şişkin dudaklarına
öğretmen kadının
her şeyi kainat durdur(du)

kadınlar!
emekleri heba edilmiş, bizzat kendilerince
kadınlar! bizzat sevdiklerince
emekleri heba edilmiş
kadınlar!
hiç bizzat olmaya teşne olamayacaklar oysa
felekle kader arasında
tıpkıbasım
ansiklopedik yaşamlar seçiyorlar(dı)
kadınlar!
kuşüzümü koydular o gece
her pilavın içine
şehirde ve köyde
haneli yerleşkelerdi
sıcak su döktüler pirinç tanelerine
her er kişi niyetine
eski bir sevgiliyle yatarak ısındılar
ezel ile ebede arasında
kısa mesafelerde
kadınlar!
her şeyi kainat bitir(di)



efraim karakusunlu - mogan, ankara - 1986 

14 Ekim 2016 Cuma

Bob Dylan Nobel Alınca Yobazlar Geldi Aklıma

bob dylan ile ilgili görsel sonucu

İki kış önceydi. Bağlamaya “yobazkovar” adını verdiğimi duyan bir arkadaşım taklit olduğunu söyledi: Ar ederim oysa. “Çaldın,” diyecek de naif davranıyor, niye taklit edeyim ki? Niye çalayım? Geçmişim ellilerimi, yalan söyleme borcum mu var? Doğal olarak, "nerden çıkardın bunu?” dedim. Herkesin unuttuğu bir adam söylemiş, benzer bir sözü. Elli beş yıllık yaşamı karşıkoyuşlarla geçen, muhalif Amerikalı ozan Woody Guthrie... Arkadaşım Woody’i böyle tanımlıyordu. Handiyse yarım yüzyıl önce gitarına “bu makine faşistleri öldürür” diye sesleniyormuş. Gitar, pat diye faşist öldürür mü? Düşündüm, faşistlerin doğrudan canını almasa da müzik, edebiyat, sanat faşizmin azrailine benziyordu. “Woody haklı,” dedim. Ben de yıllardır “yobazkovar” diyorum, daha kibarım, daha alçak gönüllü. Lakin benim “yobazkovar” adını koymam tesadüfidir; Woody’den haberim yoktu. Oldu... Buldum şarkılarını. Fotoğrafındaki halini Sean Penn’e benzettim. Arkadaşımla birlikte dinledik, faşistleri korkutacak kısmı sözleri olmalıydı. Öyle! Bizim türkülerin ise sözleri keskindir, yobaz canı yakar ama müziği de acımasızdır. Ezgileri aklıma geldikçe çok rahatlıkla evimin bir köşesinde curadan divana kadar sıralı duran sazlarıma “yobazkovar” diyebiliyorum. 
Görsel sonucu

Bob Dylan’a Nobel edebiyat ödülü verilince yeniden aklıma düştü bu hikayem. Niye mi? Çünkü faşistsavar gitar adının sahiplenicisi Woody için Bob Dylan bir parça yazmıştı. Ben de severek dinlerim. Yaşımdan eski bir şarkıdır; Woody’i hak ettiği mertebeye yükseltir. Şimdi yetmiş beş yaşındaki Bob Dylan yirmili yaşların başında komünist Woody’e mesaj yollamaktadır. Düşündüm de bağlamayı ve halk müziğini seven yanım o Woody şarkısının sözlerini; Nobel almış Dylan için Türkçeye çevirmenin iyi olacağını söylüyor.(*) Buyurun:

Woody’e Şarkı... (Song to Woody)
Şuracıkta, memleketimden binlerce mil uzaktayım
Bir yolda yürüyorum, başka insanlar da düşmüşler
İnsanların ve eşyaların yeni dünyasını izliyorum
Duyun yoksullar, köylüler ve prensler, krallar duyun!

Hey, hey Woody Guthrie! Sana bir şarkı yazdım
Eğlenceli görünen eski bir dünya hakkında
Hasta ve aça benziyor, yorgun ve kopuk
Güçlükle doğurulmuş ve sanki can çekişiyor

Hey Woody Guthrie yine de senin bildiğini biliyorum
Söylediğim her şeyi ve misliyle de fazlasını
Sana bir şarkı söylüyorum ama yetersizce mırıldanmak benimkisi
Çünkü yapabildiklerini yapacak kadar insan yok

İşte! Cisco ve Sonny ve Leadbelly de
Ve pekçok iyi insan seninle birlikte göçüp gittiler
İşte! İnsanların ellerine ve yüreklerine değenler
Tozla geldiler rüzgarla gönderildiler

Ben de yarın çekip gideceğim ama bugün terk edebilirim
Birgün, bir yerlere uzanan yollara düşerim
Yapmak istediğim en son şey
Çok güç bir göçü başaracağımı söylemek olur.


Mustafa Doğan (Ekim 2016) 


(*) Bob Dylan abi 2014 yılında yetmiş yıllık şarkılarını bir kitapta toplatmış, ederi 254 yunaytıdsiteytofamerika doları, yani kargosu filan derken asgari ücret. Ayıp etmiş demiyorum, yıl olmuş 2016.