küçük bi köydür
istanbul
namusunu
göçmenlerde yitirmiş
uykusu yoktur
temenni o ki
rahat uykusu hiç
yoktur...
tam ortasında
levrek balığı
kadeh kadeh
rakı
her akşam
her yanında aynı
ölüm
her yerinde
şerefe diyen
yolsuzlardan ibaret
öyle bir köy
istanbul
öyle bir şehir
ekseriyet öyle,
yolsuz...
ben vasıl oldum
olalı
şu yanına bakarım
şu yanı hep imbat
seceresinden
çıkarımlanmış
haşa
vurur yüzüme
yüzüme
bi ıhlamur kokusu
alır getirir
her sevdaya
düştüğümde...
göç eden kuşları
ikindi vakitleri
mevsim de yaz
doklarda bekler
dirayetle
sabır martı
kuşlarının işi
sabır vakfedilmiştir...
bi büyük şehirdir
istanbul
teee öteki yanı
benim hiç
bilmediğim semtler
kuşluk vakti
başlar beklemeye
ivedi
akşam olsun diye
tuhaf bi ahali
biri
sönmez ışıklar
şimdi tarif lazım
olmuştur şiirde
sönmez adı
ışıklar soyadı
sönmez ışıklar
istanbul ebedi
insanlar tükenir
insanlar hep
kolay tükenir...
şehir
her fırsatında
haysiyetini
kazanmak ister göçmenlerde
şiir burada
bu fay hattının
yarattığı
boğaz’da
kadim bir dosttur
kuşak kuşak
istanbul bize
tutsak
şehir bizi yuttu
yutacak
varsın olsun
şiir bazen başkaldırı
bazen tevekkül
olacak...
sönmez
ışıklar – cihangir / 1999
(kedi şiirleri kitabından)