derimden içre nüfuz eder
uzaktır adı uzaklardır
pelesenk olmuş dile
uzaklar
bir yer o, bir düş, belki bir aldanış
ama hepsi, oldusu olacağı bu
uzaklar
insanı ne çok insan yapar tanrım
uzak, uzaklar
nasıl da hakiki kılar, nasıl da var eder
uzaklar
misal
uzakta sevgiliye yazılır düşkün iki üç dize
kimi yakınken uzakta
kimi uzakken uzakta
ama uzakta
yoğrulur sevdanın içinde şiir
uzaklar diye haykırır, kahrolsun uzaklar
kifayetsiz bir kafiyede sönmüştür yıldızı
uzaklar
uzak
misal
uzakta, çok uzakta o şehirdir sokak sokak düşer hüzne
hüzün boğulur
hüzün boğar şehri
görsel hafıza girdabında
kızıl, parlak ay çöker sonra
gah batısındandır, gah ortasından
şehir ki her yanı batı oysa
şehir ki her yanı kuzeyin kutbu
düşlere bağlı her şey bile ki insan
her şey düşlerle sınırsız
üstüne ay çöreklenmiş o şehir
o şehir ki gecikmiş treninden iner
evsiz göçmenlerine dokunur sesimiz
aslı bu
aslı tam olarak uzaklar
aslı uzak
misal
şimdilerde
uzak ama çok uzakta kalmış anılar döküyoruz
kuru damağımızdan
vakit geç oluyor, herkes, hepimiz için bile geç
toplanmışız sen, ben, o
mahir de gelecek az sonra
toplanmışız hemşehriler kulübü burası
mekan tarifsiz
mekan gizli
mekanı az sonra
vakti zamanı geldiğinde
polislerin sivilleri basacak
bizse akşam akşam
vakitsiz ve gaflette
gülüvereceğiz rakı sofrasında
bir daha, bir daha, bir daha...
uzaklarda gülmek dostum
bin kere gidip gelmektir memleket denilen mezbeleye
ukdesi içimizde
misal çok bizde
misal
uzakta çok uzakta kalmamış mıdır bazen
zaten olmayan aklımızın bir yarısı
uzaklar yanıtsız sorulardır, vakitsiz de sorulur
uzaklar kilit, uzaklar sihirli sözcük, tamamı üç heceden
en alasından bu arada bi tabi, en pahalısından
sihirli, kilit bir sözcük
bizi insan kılar diyor kutsal kitap
uzak insanı insan kılar
söyle hele; kılmaz mı
kılmaz mı uzaklar bizi insan
düşünsek düşünebildiğimiz kadar
desek böyle
desek ve işitsek
uzaklar vuslatın da sebebi
düşünsek düşünebildiğimiz kadar
uzaklar gurbetin ta kendisi
velhasıl uzaklar
bir çizgidir, bir yazgı
sıladan başlar sonsuza uzanır bir çizgi
bir yazgı
ne ki sözlüklerden kaldırılmış bir sözcük
gurbet denilen sonsuzluk
çizginin öteki ucu
çizginin sonu
yazgının ta kendisi
uzaklar
hasılı sevdanın ölçüm taşı
olmuş
olacak
olmakta
uzaklar
uzak
hepsi bu
bizi insan eder
uzaklar
hepsi bu
hepsi bu
...
mustafa doğan (1996 paris)