18 Ekim 2021 Pazartesi

uzaklar (bir mustafa doğan şiiri - 1996 paris)


 

uzaklar


 derimden içre nüfuz eder

uzaktır adı uzaklardır

pelesenk olmuş dile

uzaklar

bir yer o, bir düş, belki bir aldanış

ama hepsi, oldusu olacağı bu

uzaklar

insanı ne çok insan yapar tanrım

uzak, uzaklar

nasıl da hakiki kılar, nasıl da var eder

uzaklar



misal

uzakta sevgiliye yazılır düşkün iki üç dize

kimi yakınken uzakta

kimi uzakken uzakta

ama uzakta 

yoğrulur sevdanın içinde şiir

uzaklar diye haykırır, kahrolsun uzaklar

kifayetsiz bir kafiyede sönmüştür yıldızı

uzaklar

uzak


misal

uzakta, çok uzakta o şehirdir sokak sokak düşer hüzne

hüzün boğulur

hüzün boğar şehri

görsel hafıza girdabında

kızıl, parlak ay çöker sonra

gah batısındandır, gah ortasından

şehir ki her yanı batı oysa

şehir ki her yanı kuzeyin kutbu

düşlere bağlı her şey bile ki insan

her şey düşlerle sınırsız

üstüne ay çöreklenmiş o şehir 

o şehir ki gecikmiş treninden iner

evsiz göçmenlerine dokunur sesimiz

aslı bu 

aslı tam olarak uzaklar

aslı uzak



misal

şimdilerde

uzak ama çok uzakta kalmış anılar döküyoruz

kuru damağımızdan

vakit geç oluyor, herkes, hepimiz için bile geç

toplanmışız sen, ben, o

mahir de gelecek az sonra

toplanmışız hemşehriler kulübü burası

mekan tarifsiz

mekan gizli

mekanı az sonra

vakti zamanı geldiğinde 

polislerin sivilleri basacak

bizse akşam akşam

vakitsiz ve gaflette

gülüvereceğiz rakı sofrasında

bir daha, bir daha, bir daha...

uzaklarda gülmek dostum

bin kere gidip gelmektir memleket denilen mezbeleye

ukdesi içimizde


misal çok bizde

misal

uzakta çok uzakta kalmamış mıdır bazen

zaten olmayan aklımızın bir yarısı

uzaklar yanıtsız sorulardır, vakitsiz de sorulur

uzaklar kilit, uzaklar sihirli sözcük, tamamı üç heceden

en alasından bu arada bi tabi, en pahalısından

sihirli, kilit bir sözcük

bizi insan kılar diyor kutsal kitap

uzak insanı insan kılar

söyle hele; kılmaz mı

kılmaz mı uzaklar bizi insan

düşünsek düşünebildiğimiz kadar

desek böyle

desek ve işitsek

uzaklar vuslatın da sebebi

düşünsek düşünebildiğimiz kadar

uzaklar gurbetin ta kendisi

velhasıl uzaklar

bir çizgidir, bir yazgı

sıladan başlar  sonsuza uzanır bir çizgi

bir yazgı

ne ki sözlüklerden kaldırılmış bir sözcük

gurbet denilen sonsuzluk

çizginin öteki ucu

çizginin sonu

yazgının ta kendisi

uzaklar

hasılı sevdanın ölçüm taşı

olmuş

olacak

olmakta

uzaklar

uzak

hepsi bu

bizi insan eder

uzaklar

hepsi bu 

hepsi bu

...



mustafa doğan (1996 paris)