izi kalır sesin(in)
solgun, kireç sıvalı şu duvarda
tutunur düşmez
dirayet o hadde
biteviye azimdir bilirim,
derken kurur çiçekler, çekilir el ayak
alır başını gider(sin)
mekana ait ne yoksa onunla
itiraz def-i bela kabilinden
sadık bir anarşisttir ruhun
bilmem mi
gidersin işte
yürür, dönmez geriye hiçbir şey
bir de her şey aşkların hüznüdür şimdi
ses(in)e yarenlik eder yoldaştır
hatırına binaen eski, esrik vakitlerin
elbette gayriiradi ve illegal
tüm sevişmelerin
namuslu vedaları kalır
geride
duvarı ören ses(in)
sır kabuklarına evrilecek senelerce
sen senelerce bir memleket düşleyeceksin
bu değil o, bir memleket düşleyeceksin
o dem
izinsiz
duyuyorsan eğer
hasret ucu makbul, tükenmez bir kalemdir
diye fısıldadım kulağına
marifeti yazmaktır
ellerinde
diye fısıldadım kulağına
resme hayat veren ellerinde kalem
bir güvercinin göçüne saplanacak
olur olmaz bir sılada
arayacaksın
yiteni
eski bir duvarda
tükenmekte olan siluetindir artık
biraz sana benzer, bolca senin taklidin
ödünç al zamanı n’olur
solgun, kireç sıvanmış
virane içinde bir duvara yaslanıp
tutunmakta olan sesi
öp
ansızın
her eski sevgili yerine
kulağında duvardan ödünç
şehvet fısıltılarıyla
mustafa doğan - 2020 / beyoğlu
yılda bir olur şeb-i yeldâ velî ey
subh-ruh
âlem-i hecrüñ igen çokdur şeb-i yeldâları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder