10 Ekim 2024 Perşembe

sorgusuz yeryüzü zulmü



sorgusuz yeryüzü zulmü


inmişiz bi’ kere yeryüzüne

ne sorulmuş, ne sorulur sebebi

genzimde hala ekşi maya kokusu

sen tarif et

ekşi maya

entarisinin savruluşu akşam üstü

ve kara kalem çalışılmış bir şarkı

iki kişiye indirgenmiş bir öykü


üstünden yirmi yıl geçmişti

ankara’daydık, kurum yağıyordu o kış

kalbim çıkacaktı

kalbim yerinden çıkacaktı

ben iki elinin arasında atışını görecektim

kalbimin

sen iki elimin arasına koyuverecektin kalbini


üstünden otuz yıl geçti derken

derken biz, sen ve ben ankara’da değildik, ne o, ne ben, ne ettiğimiz kavgalar

ankara’da değildik

aklım çıkacaktı

aklım gerçekten çıkacaktı

o tımarhaneye gelecekti ziyaretime

avucunun içinde ben 


üstünden kırk yıl geçti

elli

sonra altmış 

ankara’ya gidip geldim

kızılay’da görecektim belki

belki, çiftlikte nevale için beklediğim kuyruğun ucundaydı

umut bu ya; ikindi güneşi solgun

hava pusluyken

bir de türkü sesi dolmuş sokağa

o sokağa

o bizim sokağa

sene iki bin yirmi

aylardan kuş ayı

falımda yeni çıkmışsın

falımda yine çıkmışsın

tek yolun devrim olduğuna

inanan, bilen bi ikimiz de kalmışız

karşılaşıverdik

evet ve ankara’da


üstünden iki saat geçti

yoldaşlıktan azad edilmiş 

sofra üstünde kaçak yürüyen

iki böcek gibiyiz

geçmişimizi kemiriyoruz

her şeyin ama her şeyin üstesinden gelemeyişimizi

büyük bi zafer gibi söylüyoruz

zaten diyor 

başka da şansımız yoktu diyorum

ankara soluyor

vakit de

son kez ayrılıyoruz bu defa kati

inmişiz yeryüzüne bi’kere


mustafa doğan; arpa tarlası 1978

Hiç yorum yok: