ozana sözcükleri
emaneten verir
melekler
yeryüzünü
ahengiyle büyülesin diye
bin gece okunur
dizeler
arşın yücesinde
dilberler,
huriler çağıldar sesiyle
o an gelir
şiir muhtaç bir
yüreğe üflenir
kimi zaman
ikindiye
ötekisinde
yatsıya denk gelir
an ana benzemez
şuncacık
merhamete
sadakate
ve aşka
merasimle yol
verir
ozan şiiri
kanından yazar
tüketir mecalini
vurur manasına
manasına
ve bekler
sabır
yüklenmiştir
ve uçar, ve
koşar, ve yüzer
okyanusta bir
adaya varır
bir solukluktur
tüm mesafeler
her dize bin arşın
sonsuz dalga
kırımlarının
tam da orta
yerinde
yalnız ve aşıktır
bitkin ve terk
edilmiş
onun için
kanar şiir
ozan ince bir
kurdele bağlamıştır
mahrem kutusunun
üstüne
kırmızı, ıslak ve
kördüğüm
kımıl kımıl bir
dokunuş çözer ancak
içinden taze
kokusu gelir
mahrem kutunun
yükte hafif,
sözlerde pahalı
dörtlüklerin
enfes kokuları
yayılır
ağılından bir
kuzu kaçar
sarılır memesine
anasının
o an geldiğinde
şiiri bariton bir
erkek sesi okur
kendi müziğinde
kurdeleli kutu
fırtınada bir
ağaca tutunur
on iki saniye
sonra göğe uçar
bir kadın kalır
şiirin orta yerinde
habis bir aşk
okunur, okunur,
okunur
mekan okyanusun
tam da orta yeri
bir kişilik dünya
ozan, gözleri
bulutsuz
ruhu ilkyaz
sürüncemesinde
eksik bir sözcüğü
postalar
adı cebarrut olan
bir fırtınanın arkasından
oturur,
yaprakları taze iki gürgen gölgesinin arasına
açar mendilini
meleklerden
sözcük dilenir
bitsin diye acısı
ozan, bir çağı
kapatıp
ötekini şiirle
açmıştır
öz yaşamında
sükûnetle
beklerken ölümü
ardından kendi kafiyeleri
bağırsın istemez
tükenmiş bir aşkı
aradığı ferle
yakmaya yeltenmektedir
her akşam üstü
eski bir istanbul
semtinde
ozan da herkes
gibi ölmek ister
mümkünmüş sanır
lakin
şiirleri vurur
yüreğine
her dokunuş bin
acı
kendi kalemiyle
renklendirilir
her kadim ozan
kendi cenazesini
o an gelir
emaneti sırtlayıp
vakitsizce
meleklere götürür
yeryüzü
bıraktıklarının
ahengiyle
çoktan
büyülenmiştir.
mustafa doğan –
ölü şairin defteri’nden
“o an gelir"
1981 – kızıltepe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder