1 Ocak 2014 Çarşamba

Bir şehri yağmalıyordu eşkiya

Bir şehri yağmalıyordu eşkiya
Ben direnmeden büyürken içinde
Çürüktü her aşk, içi kof
Sığınıyordu genç kadınların
Çaresizliğine
Çabuk serpildin, hatta gereksiz
Rüzgar ıslatan sözlerinden biliyorum
Soğuk ışıldayan bu şehrin katlinden
Bir de, inanmayacak kimseler elbet ama
Ağladıkça yeşeren ağaçlardan
Sen ki, kumaşlara belenmiş vücut
Akında saçının hüzün
Yolsuzluk vakitleri diyordun
Dünyanın
Paylaşmadıkça büyütülüyordu
Kimse basmıyor ki
Uslanmıyordu nasrı acının
Diyalektik bu, bunun neresi
Bambaşka bir şey şimdi mırıldandığım
Aşktır kaçılmaz
Buradan başlıyorum anlatmaya
Yeniden
Siniyor kar kokusuyla üstüme
Vadedilmemiş bir geleceği paylaşıyoruz
Tanımadan birbirimizi
Şili'de ya da Kore'de
Çok emin değilim
Ya da önemsiz nereli olduğumuz
Senin, benim ya da aşkın
Bir çocuğun dilenen sesi çarpıyor
Aydınlanmamış duvarlara
Çocuk bize yabancı
Gömülüyoruz
İçtikçe gömülüyoruz içine dünyanın
Yel değirmenlerinde öğütüyoruz
Aklımızı
Anlıyoruz anlayabildiğimiz denli
Yalnızca aşktan vazgeçebiliriz
İman edersek ki zor
Kadim dostum
Vazgeçmeyceğimize aşık oluruz
Keman sesi
Şimdi ve tam sırası
Tanımsızız anlıyor musun
Varız ya da yokuz
Kesinliği kuşkulu ama
Ama aşığız
Vuralım kendimizi köşkerler uyuyan sokaklara
Eski solgun ayrımcı kaldırımlarda
Öldürelim adamlığımızı
Ne işe yarar aşklar
Şehirler niye var
Cevapsız sualler dost
Bunlar cevapsız
Şehir pisliğiyle örtüyor pisliğimizi
Biliyoruz hepimiz
Sen, ben, hepimiz
İkametgahlıları semtlerin, muhitlerin
Biliyorsunuz sizler de
İcazet talepli söyleyeceğim sırrımı
Seni sevmiyorum sahibim
Seni hiç sevmiyorum
Şehri, onu da
Hangi sene kıtlık olursa
Ben ikmale kalmadan sınıfımı geçiyorum
Hangi sabah bana gülümsemişsen
Ölüyorum


                              Anonim




Hiç yorum yok: