14 Ocak 2015 Çarşamba

bir film yazısı değildir… yine de bir filmi anlatıyorum; incendies





bir film yazısı değildir… yine de bir filmi anlatıyorum; incendies (1)


Boko Haram, katliam yapmak için geldiğinde en çok yaşlıları ve çocukları öldürmüş. Elbette bir de anneleri. Binlerce yaşlı, çocuk ve kadından söz ediliyor. Niye? Kaçamamışlar. Yaşlılar ve çocukların fiziki güçsüzlüklerine annelerin ayaklarını bağlayan merhametleri eşlik etmiş olmalı ölüme giderken. O halde savaşı yetişkin, güçlü erkeklerin çıkardığını söylesek de ceremesini en ağır kadınlar ve çocuklar çekiyor. Çocukları bir kez öldürebiliyorlar ama anneleri önce kirleterek, sonra çocuklarının acısını yaşatarak ve en sonunda da canlarını alarak yavaş yavaş yok etmeyi seçiyorlar. Çok “insansı”. Sözle anlatmak kolay mı bunları? Mümkün. Filme çekilir mi? Herkesin harcı değil demek gerekiyor. Incendies (Türkçe’ye İçimdeki Yangın diye çevrilmiş) denemiş ve başarmış bir film. İzlediğim en iyi on filmden biri kesinlikle. Öncelikle izlememi öneren kadına sevgilerimi yolluyorum ama ayrıca diyeceklerim de olacak. Ondan da söz edeceğim elbette başka bir yazımda. Ama sabırsızlıkla şu film hakkında hemencecik yazmak geliyor içimden.
Sinema salonlarında film bitmesine yakın hazırlıklara başlar insan ya... Hani, yan koltuktan mont alınır, hadi diye yanında oturana bakılır, rahattı koltuk, sıcaktı burası denir, ne yesem şimdinin telaşına düşülür... Öyle değil işte. Incendies biterken bir müzik başlıyor. ( https://www.youtube.com/watch?v=6pB4nKIX-fc ) Müzik çıplak haliyle de güzel ama bu kadar da çarpmaz insanı. Filmin sonu geldiğinde çarpılıyorsunuz. Müzikle birlikte size şok yaşatıyor. Sanki kendi tabutumuzun altında yürüyor gibiyiz o müzikle yazılar geçerken. Biri cehennemin kapısına kadar getirip bırakmış, kötürüm olmuş bekliyoruz. Az sonra yakacaklar bizi. İnsan denilen nesnenin her günahı için biz yakılacağız. Az önce izlediklerimiz, günah defterlerimiz. Tüm suçların cezasına biz hüküm giymişiz. İnsan olarak doğmak yeterli böyle düşünmek için. Her şey kanıtlı, sabit, aşikar... İnsan, bir küfür sözcüğü tek başına. Olay kurgusu içinde hangi yaşatılanı hazmetmeye çalışacağımıza daha karar vermemişken, keskin, acıtıcı bir sonla irkiliyoruz. Ürperiyoruz. Sarsılıyoruz. Kaç sözcük daha bulabilirim bilemiyorum. Yalnızca o “kahpe” sonla yaşamıyoruz travmayı, baştan sona insan denilen yaratığın içi dökülüp, her aleniyet kazandırıldığında karşısında eriyoruz, çürüyoruz. Vahşi bir şeyiz, neyiz çok bilmiyorum ama gerçekten vahşiyiz. Çocuklar ölüyor gözlerimizin önünde. Çocuklarla vuruyorlar anneleri. Film bitiyor ve biz dağılamıyoruz. Ben hala Daresh’teyim, senaristin kurgusal şehrinde, bir üniversitede... Kimse çıkmasın. Tüm kadınlara tecavüz edilene, her çocuk öldürülene kadar ayrılamayacağız buradan. Hep birlikte kusma seansına katılacağız.




Hamile kadınların ellerinin büyüdüğünü, büyüdüğünü izliyorum, doğuruldukça öldürülüyoruz. Film çok açık söylüyor. Ölüm asla bir hikayenin sonu değilmiş, izi kalır diyor film. Sırlarımız ifşa olup, ayyuka çıkarsa özgür kalacağımızı anlatıyor. Yanılıyor. Film yanıldığını bile bile yanılıyor. Bir artı birin kaç ettiğini matematik asistanı kadına soruyor. Bir ediyor. a artı b üssü n eşittir x ise tanrının varlığına ikna olmamızı istiyor. Film boyunca tanrı nerede diye sordurduktan sonra hem de... Tanrı varsa, bunların müsebbibi kim diye bağırtıp en sonunda; “o halde tanrı vardır.” diyor...
Yönetmenini, senaristini, oyuncularını yazarsam bir film tanıtım yazısına dönüşecek. İçi boşalacak, değersizleşecek. Girmiyorum hiç bunlara ama şunu sorgulamak gerek. Holivut filmlerinden aşina olduğumuz şiddet görüntülerine çok sarılmadan savaşı, hiç işkence sahnesi olmadan işkencenin insan ruhunu ölüme kadar kafese kapatmasını, bağırıp çağırmadan da dehşet bir acıyla sarsılabileceğimizi keşfediyoruz. Sinema sözden ve sözcüklerden çok daha etkili anlatabiliyormuş.
Kısa son; bilsem bu Incendies denilen filmi asla izlemezdim. Daha iyisini izleme şansınız yok denecek kadar az. O nedenle sonraki yazımda öneren kadına sataşacağım. Bir tür intikam alma yazısı olacak.

(1) Bu yazıyı okurken... https://www.youtube.com/watch?v=gAUMgureA6o 
https://www.youtube.com/watch?v=DQBDsNiCCNM 

Hiç yorum yok: