24 Şubat 2014 Pazartesi

eski aşklara fısıltı

bilmem ne yaparsın akşamları
kahinler ve falcılara soruyorum
ki sorulacak yegane mercidir
eski aşkları

potinin eskimemiştir
mutlak bir yaratıcıya da inanmayı
üç aşağı beş yukarı
sürdürüyorsundur imanla
ama feri yoktur gözlerinin
ve ellerin eskisi kadar sıcak da değildir

fasulye yeşili bir hırka ördürmüşsün kendine
duymadım ha
biliyorum
senin burnun akardı
yeltenmediğin iyi olmuş
annenden de yok ki daha beceriklisi
giy de çıkma
karşıma

biliyorum
ısırarak morarttığım ten renginden
sütyenler giymişliğin
düşüyor aklıma
eski aşklarda mahrem
kime soyunduğundan bana neyse
onu da biliyorum

batıl bir aşktı zaten bizimkisi
şaibeli bi'şi
ikindi başlardık sevişmeye
kızıla çalardı güneş
senin sırtını ovarken
kapısız bir duş teknesinde
oysa
yüreğime su sıçrattığın
ucundan bile geçmemiştir
aklının

kongo'yu afrika'dan fırlatıp
göğsünde daha da kararttım bir gece
sen unuttun
ol vakit bir meme ucu değdi
dudağıma
dilim kıskandığından eşlik etti
ister istemez

kaçgöç işi de değil ya bizimki
bizimki herkesinki kadar
kısa ve umutsuz
bir de sahtekar elbette
eski bir aşk öyküsü
tatminimiz o yüzden
maziye dayanır

bilmem ne yaparsın akşamları
içmezsin de sen
sormak da haram değil ya
soruyu kendime
içimin pembesi bir gecelik
kalbini örtüyordur
belki
belki eski aşklar bir masa örtüsü
kadar küçük kalıyordur
hasrete

                           Mehmet Kani Dülez

Hiç yorum yok: