23 Şubat 2014 Pazar

Roman Okuru Koyundan Farksızdır (Alelusul Yazılar Serisi 4)

Roman yazarı iyi insan değildir. İnsanları kandırmayı yeğleyen bir yaratıktır. Gerçek olmayan bir dünya kurar ve okuyucuyu oraya hapseder. Kalemi kuvvetli bir roman yazarından söz ediyorum elbette. Fareli köyün kavalcısının, üfledikçe peşindeki kalabalık artar, artar ve kocaman bir kütle oluşur. Hinliğini kullanıp, okuyucuyu bağlar ve bir mahkuma dönüştürür. (Ben de roman yazmayı deniyorum, başlıkta koyun dedim ki çekici olsun) Becerikli yazarlardan söz açtım, ayrımına varmışsınızdır. Temel hedef avucunun içine okur denilen o tatminsiz, özünde hevesli kadın ve erkekleri almaktır.  İyi yazar becerir, bağlar ve süründürür. Mağdur (bu da nazik bir tanımlama) okuyucudur. Kurmacanın içinde sürgün yaşar. 
Okuyucu esaretinden menmun olan kitledir. Bir burjuva sanatı olarak roman saydığım konforu, esaret ya da mahpuslukla ifade ettim, reklamıyla birlikte arz eder. Gerçeği en çıplak haliyle önüne koyan araçları elinin tersiyle iteleyen çağımız insanı, romandaki çarpıtılmış ve yazara ait dünyayı tercih edip ikametgahını oraya aldırır. İleri düzey yanılsama dünyasına terfi eden kesimlerin, bilim kurgu, korku, polisiye gibi alanlarda müptela dolaşmaları ıttılamız dahilinde, öyle değil mi?  Roman yazarının çizdiği sınır, oluşturduğu çember okurun esaretinden kaynaklı keyfini bozmamalı, okurun içinde dolaşabilmesi ve çıkamaması için örülen çitler rengarenk ve çekici olmalıdır. Bu çiti aşıp bilimi, tarihi, felsefeyi vb. okumaya yeltenenleri, sonradan içeri sokmak zor bir hal alacaktır. 
Felsefeceilerin iyi bir roman yazarı olmalarının ardında belki de bu okur-yazar ilişkisi yatıyor. Zaten büyük bir belirsizlik alanı olarak felsefe, roman yazarlığına "terfi" edilince muhteşem kurguların yaratılabilmesini sağlıyor. 
Çiti aşıp, çemberi delen ama başka bir batağa saplanan zavallı okura ise hiç değinmeyeceğim. O batağın adı şiir... İmgelerle yüklü olağanüstü sözcükler dünyası. Bu kısım tedavi gerektiriyor.



Mehmet Fetta

Hiç yorum yok: