14 Nisan 2014 Pazartesi

AŞKI ÖLDÜREN YAZI


Kadınsı bir gerçekçilik var erkeklerin bilmediği. Erkekler daha romantik, idealist ve hayalperestler ve bu nedenle o gerçekçiliğe vakıf olmaları da olası değil gibi görünüyor.  Kadın üretimi gerçekçilik, asıl gerçeklikten kopuk, bunu da en başta söylemeliyim. Çarpıtılmış, suiniyetli bir şey. Böyle olanda, erkeklerin “kadın gerçekçiliğini” yakalayabilmeleri tamamıyla imkansız hale geliyor. Bu derin görünen ama sığ meseleyi aşk gibi onurlu bir sözcük üzerinden ele almak isterim. Artık kesinliği tartışılmaz genel bir yanılgıyla başlayalım, kadınlar daha iyi aşıktırlar. Bu büyük  bir yalandır; kadın aşık olmaz, kadının ki tutkudur. Bir monocle ile erkeğe bakarsak ki ben bir erkek olarak o monocle’ı daha iyi kullanabilirim, erkekte kadının tutulduğu belli başlı “şeyler” vardır. Tek başına seksten de söz etmiyorum, o biri. Güç, güçsüzlük, para, yoksulluk, birikim ve cahillik gibi bu listeyi uzatabilme şansım var. Konu konuyu açıyor ama baştan itirazları göğüslemek için bir kadının, bir erkekte güçsüzlüğe ya da parasızlığa nasıl tutulacağını açıklayarak devam edeyim. Kadın yaratılırken, ilk format atılışında, işlenmiştir; parasız ve güçsüz bir erkeği evirip çevirip, köle misali kullanabilecek çok sayıda kadın mevcuttur. Batı istatistikleri şahidim ama vermiyorum. Her neyse konumuzun özüne ricat edersek; kadın erkekte gereksinim duyduğu tutku hissini giderecek herhangi bir şey bulabilir, onun için kolaydır. Tutkuyu aşk olarak yutturma çabası ise dünya tarihinde başarılı örneklerle tescillidir.
Biraz daha kadın-erkek ilişkisinde işin ruhuna doğru yol alalım, mesele daha net ortaya çıkacak. Aşk var mıdır?
Elimizdeki tüm bilimsel veriler, aşkın varlığını ispat eden yöndedir. Çözümü de bulunmamıştır. Erkekler aşık olurlar ve uzun mu kısa mı yaşayacakları sahip oldukları aşkın niteliğiyle ilintilidir. Bazı aşklar erkeklerin ömrünü uzatırken, çoğu aşklar ise ömür törpüsüne dönüşür. Demem o ki; erkeğin yaşam süresini belirleyen kadındır. Tutkularını muhafaza edip, o tutkuların esaretini uzun vadeli yaşamak isteyen kadınlar, erkekler için aşkı yaşam iksirine dönüştürüp, mutlu ölen erkekler mezarlığı güzergahını seçerler. Kadın, tutkularına geri besleme yapamayan erkekleri ise bir an evvel tanrıların adalet sistemine doğru, öteki dünyaya yöneltmey bakarlar.
Kim haklıdır?
Kadın haklıdır. İnsan olarak yaratılmışlardır ve insan olmanın nimetlerinden sonsuz yararlanmak istemeleri de doğaldır. Tutkularını tatmin edecek erkekler pazarında, ucuz, pahalı ürünlere bir tüketim çılgınlığıyla saldırmaları en doğal haklarıdır.
Sonuç; kim gerçekçidir. Elbette kadın ve kadın nev-i şahsına münhasır, çarpıtılmış bir gerçekçilik yaratmıştır. Biz erkekler bundan kopuğuz. Biz aşık oluyoruz.
Özet: Aşık olduklarımız da bunlar.
Alıntı: Love and Women by Adrian Trehttankis

Hiç yorum yok: