1 Nisan 2014 Salı

Naif Kadının Acısını Takdimimdir


Bizi kimsenin ağlatmasına gerek yoktu. Annemin arkadaşı naif, sızlanmasız ve dobra bir kadın olarak böyle söyledi cenazede. Kocasının kanlı işliğini tutuyordu elinde ve arada bir burnunu içine gömüp, kokuyu ciğerlerine kadar çekiyordu. Sonra çerçevesinde bir de fotoğraf getirip bıraktılar yanıbaşına. Kadının çiçekli bir entarisi vardı, saçlarını bir tutam açıkta bırakan beyaz yazması, kulak memeleri kapanmasın diye bırakılmış paslı küpe ucu, avcunda eskimiş kınası, dirhemi sökülse çökecek kadar zayıf bacakları... Uzak bir evden, evler burada hep birbirinden uzaktı, radyoda çalınan viyolonsel sesi geliyordu. Ezana az kalmıştı, ev kalabalıklaşıyordu. Kadın, toraman bir oğlan çocuğuna sarıldı ve bizi kimsenin ağlatmasına gerek yoktu dedi, bir daha. Annem söylediğini başıyla tasdik etti. Kar pencereden kayarak aşağı iniyordu o sırada. Bahçede, yağan kar tutmuş, beyaz, kımıltısız tavşan kümesinin düğününe benziyordu. Dışarı çıktım. Kar topu oynardım, annemin arkadaşı naif kadın hüzünlü olmasaydı. Ellerimle kar yakalamaca oynadım ben de. Çocuktum ve hiçbir kadının acısını, kurduğum düşlerden uzun yaşayamazdım, fıtrat böyle. Kar ellerimi bıraktı kirpiklerimle oynamaya başladı. Değiyor, kirpiklerim ağırlaşıyor ve sonra su olup gözüme giriyordu. Tavşanları ezmemek için değil ama kadının üzüntüsüne saygısızlık olmasın diye koşmadım bahçede. Toraman oğlan da kapıya çıktı beni görünce. Dilini çıkardı ve kar onun dili üzerinde eriyip tatsız su damlalarına dönüştü. Oğlanın yün çorapları vardı, elleri üşümüş, burnu kızarmıştı. 
"Sizi kim ağlattı," diye sordum.
"Havuç getirdim," dedi toraman oğlan. Kardan adamın burnunu paylaşıp yedik. Kar hızlandı, kadının ızdırabı arttı. Oğlanı içeri çağırdılar, beni de. Annemin yanına oturdum. Oğlana annesi yeniden sarıldı. İşliği oğlana gösterdi, ikisi birlikte kokladılar. Sakallı bir adam Kuran okudu, bir daha, tekrar okuduğunda dışarıda fırtına çıktı. Annem elimden tuttu, kalktık. Merkez Efendi'ye kadar yürüdük. Köpekler çetesi soğuktan bir damın dibinde titriyordu. Karınları açtı. Annem köpekleri belediyenin beslemesi gerektiğinde ısrar etti ben ekmek verelim diye ısrar edince. Soğuktu. 
"Anne," dedim. Elimden tutmuştu. Elini o kadar çok büyütmüştü ki annem, ellerim içinde sıcacık duruyordu.
"Söyle," dedi.
Toraman çocuğun annesini kimin ağlattığını sordum. Annem de naif bir kadındı. Saçlarımda kar mevzilenmişti, temizledi. Dedi ki;
....


Not: Öykünün devamı yayınlanmayacaktır.

Hiç yorum yok: