15 Nisan 2014 Salı

İKİNCİ SINIF KİTAPLAR


Evvelsi hafta yine alışveriş merkezine soktular beni. Kerim abi de var, işkillendiğimi bilir, kıyamazdı ama ses etmeyeceği tuttu. İçerisi muazzam bir uzay üssüne benziyordu. İnsanlar analı kızlı. Uzun uzadıya süslü cam vitrinlere de bakmıyor insancıklar ama içerisi hayli kalabalık. Sürüden ayrılıp adı kitapçı olan bir yere girdim. Kerim abi de geldi ardımdan. Kitaplardan ziyade, kitapların yazarlarını dikmişlerdi kapıya. Güzel iki kadın ve sakallı bir adam. Yazdıklarını satıyorlardı. Canım, fiilen orada değillerdi elbette. Fotoblok diyorlar, iri, handiyse kendileri kadar fotoğraftan kendileri cansız duruyor. Kitaplarını da ayaklarının ucuna dizmişler.
Oyuncakları, elektronik eşyaları ve müzik ve film “sidi”lerini yarıp çıktığım noktada çok satanlar yazan kitaplar vardı. Biraz da Kerim abi’ye sorun olmayayım diye, çok satanlarla, yeni çıkanlara bakındım. İyice pahalı kitaplar da var, nah ciltleri şu kadar, çocuk kitaplarının albenisi de ayrı. Beni içeride tutabilmek için uğraştı biraz abim ama nafile. Alışını da verişini de siktir edip çıktım.
“Gel benimle, sıçtırma kitapçına!”
Aldım Kerim abiyi, dolmuşa bindirip bizim tezgahların arasına götürdüm. Eski mi eski kitaplar. İkinci el çoğu. Oyuncak yok, elektronik eşya var ama eski radyolar falan feşmekan, kitapları açıp baktık.
“Bunlar ikinci sınıf,” dedim.

Ü. Tan

Hiç yorum yok: